ustalardan

"Çaldıklarım etrafımda olup bitene verdğim tepkiden ibarettir." Tony Willams

25 Ocak 2008 Cuma

Davul ve Savaş Sanatları -Özgür Can Öney

Davul ve Savaş Sanatları
(alıntıdır)

Davul çalmaya başladığımdan beri hep , kastettiğim , iki ayrı gibi görünen eylemler birliğinin birbirine nasıl da benzediğini düşünüyorum. “ Ne alakası var? “ diyebilirsiniz ; ama aslında çok alakası var. Elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım.

Davul öğrenmeye başladığınız zaman , bazı temel teknikleri öğrenmeniz gerekir önce ; baget nasıl tutulur , davula nasıl oturulur , davulla aramızdaki mesafe ne olmalıdır , basit ritimler nelerdir gibi . Aynı şekilde savaş sanatlarına başladığınız zaman da temel bir çok teknik öğrenirsiniz ; nasıl nefes alınır , nasıl yürünür , nasıl gard alınır , nasıl vurulur gibi.
Belli bir süre sonra ilerlemek için ne kadar çok çalışmanız gerektiğini fark edersiniz ve düzenli olarak etüt yapmaya başlarsınız. Ayrıca davul herhalde gerçekten çalabilmek için belli bir vücut kondisyonu gerektiren nadir enstrümanlardandır. Aslında bütün enstrümanlarda çalabilmek için belli bir kondisyon ve sürekli yapılması gereken etütler vardır ; ama bence davulda bu daha da fazla gerekiyor. Savaş sanatlarında da aynı şekilde devamlı olarak çalışma yapmalı ve öğrendiğiniz teknikleri iyice oturtmanız gerekir ; ve bu yüzden düzenli olarak antrenmanlarınıza devam etmeniz gerekir.

Seviyeniz yavaş yavaş artmaya başlayınca artık bildiğiniz şeyler yetmeyecek ve izlediğiniz ya da dinlediğiniz müzisyenlerin çalımlarından etkilenip onların yapmaya çalıştıklarını denemeye başlayacaksınız ; belki farklı bir türe ilgi duyacaksınız ( Latin , jazz , funk gibi ) ya da farklı bir stili denemeye ( tradational grip gibi ). savaş sanatlarında da aynı şekilde belli bir süre sonra daha çok teknik kapasite gerektiren hareketleri denemeye başlayacaksınız ; bu da sizin için yeterli olmazsa eğer başka bir savaş sanatını denemeye çalışacaksınız . Kung-fu , karate , judo , aikido , taekwondo , muay-thai , kick-box , capoeira ; bir çok farklı savaş sanatı var zaten , teknik ve uygulama olarak hepsi birbirinden çok farklı görünse de amaçları ve felsefeleri ortaktır .

Davulda belli bir noktaya gelmiş , bize ilham kaynağı olmuş bir çok davulcuya gıpta ile bakarız , onların yeri bizim için ayrıdır . yaptıklarıyla bize ilham kaynağı olmuş davulcuları bir düşünün ; onlara her zaman “ üstat “ gözüyle bakmaz mıyız? Buddy Rich , Elvin jones , Art Blakey , Tony Williams , Steve Gadd , Peter Erksine ve daha bir çok isim davulun üstatları olarak müzik tarihinde yerlerini almışlardır . Aynı şekilde savaş sanatlarının ortaya çıktığı felsefi akımların yaratıcıları , farklı stilleri ve uygulamaları ortaya koyan bir çok hoca ya da üstat vardır ve her birine saygı ile yaklaşılır.

Usta davulcuları çalarken izlediğiniz zaman ne kadar rahat olduklarını görerek şaşırırsınız , attıkları poliritmik pattern’ın arasına 32’lik atakları döşerken ve bu ritmi bir çok eksik düşmelerle ve senkoplarla süslerken sanki oturma odalarında , koltukta oturup bir yandan sütlü neskafe içip bir yandan da gazetenin pazar ekini okuyormuşçasına rahatlardır. Savaş sanatları üstatları da aynı şekildedir . En zor teknikleri bile uygularken o hocaların suratında herhangi bir sıkılma ifadesi göremezsiniz.

Bunun en önemli sebeplerinden biri davulda ve savaş sanatlarında yıllar boyunca basitten karmaşığa doğru bir çok tekniği çalışarak belli bir otomatik devamlılığı sağlamakta yatar . Nasıl yürürken hangi adımımızı atacağımızı düşünmüyorsak , araba kullanırken evet şimdi vitesi değiştirmeliyim diye düşünmüyorsak , nasıl nefes alırken nefes aldığımızı , verirken verdiğimizi düşünmüyorsak o ustalarda da öyledir , şimdi kicke , şimdi trampete vuruyorum diye düşünemezsiniz , eğer düşünmeye çalışırsanız zaten çalamazsınız.
Bu çok önemli bir noktadır . eğer davulu çalarken kendinizi rahat bırakmazsanız , sürekli ne çaldığınıza odaklanıp vuruşların ellerinizden ayaklarınızdan akmasına izin vermezseniz hiçbir şey akmaz ve kilitlenir kalırsınız . beyninizi boşaltmanız ve sadece bir tek şeye odaklanmanız gerekir. O da şu ana kadar çalıştığınız her şeyin kendiliğinden akmasına izin vermektir. Bunun savaş sanatlarındaki karşılığı da zen ve zazen’dir. Bir müsabakanın sonunu düşünerek o müsabakaya başlamak , gelen yumruğu nasıl bloke edeceğine o an karar vermeye çalışmak ya da sürekli uyguladığınızdan farklı bir gard yöntemi uygulamaya çalışmak size müsabakayı baştan kaybettirir . o yüzden müsabakaya olabildiğince “ boş “ çıkarak her şeyin kendiliğinden gelişmesine izin vermeli , hareketlere , adımlara değil bütünüyle eyleme odaklanmaya çalışmalısınız. Yeterince çalışıp , tekniğiniz oturttuysanız ve otomatikleştirdiğiniz hareketlerin kendiliğinden akmasına izin verirseniz belli bir başarı sergileyeceksinizdir.

Daha bir çok benzerlikten bahsedebilirim ama şu örnekle bu yazımı bitirmek istiyorum. Günümüzdeki en barışçıl savaş sanatlarından biri Aikido’dur , kelime anlamı olarak “ evrende var olan ve hepimizin bir parçası olduğunu düşündüğümüz enerji ile uyum içinde olma yolu “ olarak tanımlanabilir . İyi bir aikidocu eğitim ve öğretimi beraber götürerek yaşadığı hayatta karşılaştığı her türlü şeyle aslında kendisinin de bir parçası olduğunu kabul ettiği büyük enerjinin bir parçası olarak kabul ederek onlarla uyumu sağlamanın yollarını arar ; biz de davulcular olarak , dinlediğimiz ve etkilendiğimiz müziklerle ve sürekli çalışarak , etütler yaparak içinde bulunduğumuz süreçle aslında hayatın ritmini bulmaya çabalamıyor muyuz ?


-Özgür Can Öney

Hiç yorum yok: