ustalardan

"Çaldıklarım etrafımda olup bitene verdğim tepkiden ibarettir." Tony Willams

24 Ocak 2008 Perşembe

Alpay Şalt (6 makale)

Bu yazımda biraz etkileşim ve profesyonellikden bahsedeyim...,yani yaptığınız işi iyi yapmak anlamında değil de o işden hayatınızı kazanmak anlamında...



Biliyorsunuz artık dünyada olup biten herşeyi takip etme imkanına sahibiz,dünya televizyonlarını izleyebilir,internetten istediğimiz bilgiye veya görüntüye ulaşabiliriz.

Bir sanatçının (biz müzisyeni ele alalım),kendini geliştirebilmesi için mutlaka bir şeylerden etkilenmesi gerekir,onun için akademi’deki yada konservatuar’daki öğrencilere mutlaka konserlere ve sergilere gidilmesi tavsiye edilir.



Müzisyen için de sadece müzik dinlemek yetmez,görsel malzeme de çok önemlidir.Usta müzisyenleri izlemek çok çok önemlidir.Ama en önemlisi şu ki,izlediğiniz kişiyi kıskançlık,hırs veya küçümsemeyle izlerseniz ondan hiçbir şey alamazsınız.



Zaten eğer o kişiyi canlı olarak izliyorsanız ve o kişiye negatif elektrik gönderiyorsanız emin olun ki o kişi bunu algılar ve performansı düşer.”Nerden biliyosun güzel kardeşim?” diye sorarsanız,bunu sadece ben yaşamadım,birçok arkadaşım sohbet esnasında aynı şeyi yaşadıklarından bahsetmiş idi,derim.Yani anafikir, birisini şaşırtmak istiyorsanız (gıcık olduğunuz bir müzisyen varsa!) onu seyretmeğe gidin,gözünüzü ona dikin ve tüm nefretinizle bakın J....



Tabii ki böyle yapmazsınız,ama yapanlar var,üzgünüm ama o kişiler hiçbir zaman başarılı olamayacaklar.

Kendi kendini yetiştirmiş, yani alaylı bir davulcu olarak izlemenin,soru sormanın,araştırmanın çok faydasını gördüm.Davula yeni başladığım sıralar Yeşilyurt Spor Klubünde çalan orkestraları özellikle davulcuları dikkatle seyrederdim,çaldıkları parçalar farklı müzik tarzlarındaydı tabii ki ama mühim olan o parçaları nasıl çaldıkları,enstrümanı nasıl kullandıkları!Hihat pedalının ayakla nasıl kullanıldığını ilk gördüğümde çok etkilenmiştim!Ben sadece kapalı ya da açık kullanıldığını zannederdim.O “sayma” hareketinin bana öyle büyük bir yardımı oldu ki,parça içinde metronomu nasıl kaçırmayacağımdan,tek krospedalı ile çift kros varmış gibi çalmaya kadar birsürü hareketin anahtarıymış meğerse!



Hemen bir anımı daha anlatayım,1992 yılında Rus Hard Rock grubu MOHOMAX (Monomakh okunur) ile açık hava tiyatrosunda bir konser verdik.Kısaca anlatacağım grubun davulcusu VILADEMIR klasik konservatuar eğitimi almış çok klas bir davulcuydu,Rusya’da eğitim sistemi çok iyi ayrıca gelen sıkı davulculardan da çok şeyler öğrenmiş.Biz aynı davul setini kullandık ama benden çıkan ses ile ondan çıkan ses arasında %70 fark var!Konserden sonra bana nasıl güçlü bir ses çıkarabileceğimi gösterdi ,sonradan öğrendim ki bu teknik şu sıralar çok popüler olan Möller tekniği imiş,ileriki senelerde çalışımda çok büyük bir değişim oldu,VILADEMIR sayesinde!Hadi başlamışken biraz daha anlatayım,sohbet olsunJ....



İlk seyrettiğim davul video’su VILADEMIR’in bana gönderdiği ,arkadaşının çektiği özel bir ders kasediydi,laf aramızda aradan 11 sene geçmesine rağmen seyrederken hala anlamadığım ve de yapamadığım hareketler var!Bunu da niye yazdım biliyor musunuz?Sadece çok ünlü olmuş davulculardan birşey öğrenilmiyormuş aslında herkes ayrı bir cevher,15 yaşındaki öğrencim birgün öyle birşey çaldı ki,”çabuk şunu not edelim de ben de bir ara çalışayım” demek durumunda kaldım.Sonra seyrettiğim ve ilk şoku atlatmak için 20-25 dakika kadar TV’yi kapatmak zorunda kaldığım kaset ise TOMMY ALDRIDGE ‘in Rock Drum Soloing & Double Bass Workout......

inanılmaz bir performans,ben davul çaldığımı zannediyormuşum meğer!!!!Hiçbir zaman TOMMY ALDRIDGE olamam,ama unutmayın TOMMY ALDRIDGE de ben olamaz,onun için kimseyi de birbiriyle kıyaslamamak gerekiyor zaten,her müzisyen ayrı bir kişilik,etkileşimin faydası her iyiden bir parça alıp onu kendi benliğinizde, beyninizde sindirip kendiniz olarak tekrar geri vermek.Gözünüz kulağınız açık olsun!Etkileşim hemen meyvelerini vermeyebilir,sakın canınızı sıkmayın,o bir süre içinde mutlaka çıkacaktır.Yine kendimden bir örnek vereyim bariJ....
Ben kesinlikle topuk havada çalamayan bir kişiydim,ne hihat pedalını ne de kick pedalını..Çalan arkadaşlara da şaşırırdım,bana hiç doğal gelmezdi ,çok denedim bir türlü çalamadım,ama seyrede seyrede sanırım 2 yıl içinde ,en sonunda bir gün becerdim.Yani yapamadığınız bir hareket varsa üzülmeyin o birgün mutlaka kendiliğinden olacaktır.Etkileşimi devam ettirin!



Gelelim profesyonelliğe................

Aileler çoğu zaman evlatlarının doğru dürüst bir işi olmasını,böylece gelecekte sıkıntı çekmemesini ister.Haklılar da,ama ya bizim hayallerimiz n’oolacak?Hiçbir zaman 200.000 kişilik alanlarda konser verme zevkini,video kliplerde oynama mutluluğunu,sonsuza dek kalacak bir albümü kaydetme gururunu yaşayamayacak mıyız?!!

Eğer aileniz müzik yapmanıza karışmıyorsa mutlaka şunu düşünüyordur..”okulu bitene kadar yapsın,sonra nasıl olsa kurs, üniversite, askerlik derken unutur gider”.Ülkemizde “müzisyen” diye bir meslek grubu tanınmamakta,emekli olamazsınız,hakkınızı arayacak bir sendika da yok.Evet bunlar olurken “unutulup giderse” zaten kaybedilmiş birşey yok demektir,ama ya “unutturulur”sa?Unutturulması da aslında sizin iyiliğiniz için yapılmaktadır,aileler her zaman evlatlarının iyiliğini ister.Müziği meslek olarak seçecekseniz mutlaka ve mutlaka çevrenizde bu işi sürdüren veya bırakmış kişilerle bu mesleğin “artı” ve “eksi” lerini dürüstçe konuşun ,tartışın,fikir sahibi olun.Siz fikir sahibi olun ki eğer ailenizi ikna etmek durumunda kalacaksanız bunu ancak siz kendiniz yapabilirsiniz.Maalesef üniversite sınavında yanlış seçim yapmış ,fakat okulu bitirebilmek için senelerini harcamış ama mutsuz olan o kadar çok insan var ki,bunun sebebi bilinçsiz ve yanlış tercih.


Hadi iyi şanslar!!



DAVUL KASALARI,HANGİ AĞAÇLAR NİYE BU AĞAÇLAR?

Yazının orjinali Mike Radcliffe (www.Drumdojo.com) a aittir.Kendisi , Gene Okamoto ve David Howe (Pearl Drums www.pearldrums.com) un diagramları ve sitedeki yazılarından da faydalanmıştır.

Bu yazı , ağaç kasasını oluşturan malzemenin fiziksel özelliklerinin davulun genel soundunu nasıl etkilediği ile ilgilidir.Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta daha vardır ki o da davulun derisinin kendi ses karakteri. Bu yüzden yazıyı okurken deri kombinasyonlarını hariç tutunuz.

DAVUL KASASI YAPIMINDA NEDEN AĞAÇ KULLANILIR?

Sanırım bunun ağacın güzel bir tını vermesinden başka sebebi yok. Diğer müzik aletlerinde de olduğu gibi ağaç memnun edici özelliklere sahiptir.Zaman içinde Bambu,Plastik,Metal gibi başka malzemeler tercih edilse de belirli enstrümanlar için hep ağaç kullanılmıştır.. zaten bu birkaç yüzyıldır denenmiş ve tecrübe edilmiştir değil mi? Şimdi ağaçların özelliklerine bir göz atalım...

Genel olarak, kullanılan ağaç ne kadar sert ve sıkı ise verdiği ses o kadar güzel olur, çünkü malzeme ne kadar sert ise o kadar iyi titreşir ve titreşimi kayıpsız iletir.Ne kadar düzgün ve eşit titreşirse verdiği ton da o kadar düzgün olur,aynı davul derilerinde olduğu gibi.Dünyada birçok sert egzotik ağaç çeşidi vardır,hatta bunlar genelde tercih edilen ağaçlardan bile daha serttir. Fakat bir ağacın seçimini etkileyen daha önemli ve geçerli sebepler de vardır
*ekonomik olması,her zaman ve kolay temin edilebilir olması,
*kolay işlenebilir olması,
*estetik olarak güzel gözükmesi,
Bir ağacın ekonomik olması dünya üzerinde yaygın şekilde ve sürekli bulunabilir olmasına bağlıdır. Kolay işlenebilmesi için uzun ve düzgün lifli olması , az budaklı olması gereklidir. Ayrıca liflerinin ve kesilen katmanların sağlam,güçlü ve sert olması aynı zamanda daire biçiminde kıvrılabilecek kadar da esnek olması şarttır.. Hem bu özelliklere sahip hem de dokuları göze estetik görünen ağaçları kullanabileceğimize göre zaten çok fazla seçenek kalmıyor...
Maple, Birch, Beech, Poplar, Ash, ve Mahogany (veya Lauan) bu özellikleri taşırlar ama bunların dünyanın çeşitli bölgelerinde yetişen birçok çeşidi vardır. . Bu çeşitlerin kendine has değişkenlikleri olsa bile yine de aynı türün ismini taşıyacak kadar benzeşirler ,yani biz incelememizi yaparken Kanada’da yetişen Rock Maple ile başka bir yerde yetişen bir Maple ağacını ayırt etmeyeceğiz yada İskandinavya Birch’ü ile başka bir Birch’ü...genel özellikler üç aşağı beş yukarı aynıdır.

Maple, Birch, ve Lauan Karşılaştırması

Davul yapımında en çok kullanılan ağaçlardır,şimdi biz bu ağaçları kendi aralarında kıyaslayacağız.. Lauan bu ağaçlar içinde en yumuşak ve en az alımlı olanıdır.Bu yüzden en çok giriş seviyesine hitab eden ucuz davullarda kullanılır.Ağacın görsel bir estetiği olmadığı için de bu estetik davul kasası üzerine sarılan plastik kaplamalarla sağlanır . Plastik kaplama boya ve ciladan daha ucuza malolduğu için de ekonomiktir.
Maple ve Birch ise üst model ve profesyonel seri davullarda kullanılmaktadır,ikisi de kaliteli ağaçtır ve seçim tamamen kişisel bir tercihtir.. ikisi de mükemmel ton verir ve sadece cilalansa bile çok hoş gözükür. Bu arada Amerikan davullarında Maple tercih edilmesinin en büyük sebebi tonlarının güzel olmasından ziyade ünlü davul kasası üreticisi KELLER’in patronu Robert Keller ‘dir.Çünkü birçok firma aslında davul kasalarını KELLER’den temin etmektedir,tabii bunda kötü bir niyet yok, Keller 50 yıldan daha fazla bir süredir bu işi yapıyor ve ürünleri birinci kalite.
*Alpay ŞALT’ın notu:
KELLER fabrikası Kuzey Ameika’da ve bildiğiniz gibi Kanada ve Kuzey Amerika bir Maple cenneti (KANADA bayrağının amblemi MAPLE ağacının yaprağıdır),yani aslında onlar için en ekonomik ağaç Maple...
Maple,Birch ve Lauan tonal karakter olarak birbirinden çok farklıdırlar.
Aşağıdaki grafikler Pearl firmasından Gene Okamoto ve ekibinin bir çalışmasıdır. Bu grafikte görünen ve Pearl firmasının tercih ettiği African Mahagony ile Lauan’ı birbirinden ayırmamız gereklidir.İkisi de aynı tür olmasına rağmen Lauan daha ucuz bir ağaçtır ve ucuz davullarda kullanılır.


Göründüğü gibi maple’ın bas fekansları mid ve tiz frekanslarına oranla daha fazladır.



Birch’ün bas ve tiz frekansları midlerine göre daha fazladır,böylece ekstra güç ve vurgu için tercih edilebilir.




African Mahogany ‘nin çok kuvvetli basları yumuşak midleri ve biraz traşlanmış tiz frekansları vardır.


Çoğu kişi Maple’ı daha sıcak tonlu ve düzgün-eşit frekanslı olarak tabir etmektedir.Birch’ü daha parlak olarak tabir edebiliriz çünkü tizleri Maple’a göre daha fazladır. Müzisyenler diğer insanların asla farkedemeyeceği tonal farkları duydukları için enstrüman seçiminde hassastırlar. Bu üç ağaç da (Lauan hariç) farklı karakterde ama muhteşem tınılıdır,seçim tamamen kişisel tercih,yapılan müzik ve uygulama alanına göre belirlenebilir.

KASA KALINLIĞI

Kasa ne kadar kalınsa ses de o kadar yüksek olur.
Kasa ne kadar ince olursa ses o kadar baslaşır.

Kasa kalnlığını katman sayısına göre yargılamamakta yarar vardır.(Davul kasası katmanların bir araya gelmesi ile oluşur,çok nadir olarak yekpare oyma kasa kullanılır.) . Bazı firmalar katmanlarını kalın keser,kalınlığı belirleyen kesilen ağacın sertlik ve sıkılık derecesidir.Mesela Lauan ağacı katmanları Birch katmanlarına göre daha kalın kesilir çünkü Birch daha sert ve güçlü bir ağaçtır ince kesilse de dağılmayan bir yapısı vardır. Bir firmanın 9 katmandan oluşan kasası başka bir firmanın 6 katmandan oluşan kasasından daha ince olabilir.
Kasanın katmanlardan oluşması tek bir yekpare parçadan oluşmasından daha sağlıklıdır,kasaya dayanıklılık kazandırır . Katmanların ters açılarla ardarda dizilmesi ile yapılan bir kasa daha kalın yekpare bir parçadan yapılan bir kasaya göre daha kuvvetlidir ve daha zor deforme olur.
Gene Okamoto’nun başka bir grafiğine göre kasa kalınlığının sese etkisi şöyledir :
*Katmanların fazlalığı deriden kasaya iletilen enerjinin iletilme kolaylığını da belirler,bu da davulun tonunu etkileyen en önemli fakörlerden biridir.

İnce kasalar (4 kat, 5mm) deriden kasaya doğru giden ve kasayı titreştiren gücü daha kolay iletirler.Bu titreşimler “ağaç tonu” diye adlandırdığımız doğal akustik tınının duyulmasını sağlar.Özellikle yakın plan işler (küçük mekanlar veya akustik gruplar) ve stüdyo kayıtları için idealdir.




Orta kalınlıkta kasalar (6 kat, 7.5mm) daha sert ve katı olduklarından bu enerji transferine daha dirençlidirler . Daha az titreşirler,hatta ince kasalara göre daha “ soğuk” tınlarlar ama çıkan ses daha yüksek olur. Bu kalınlıktaki davullar genel kullanıma daha uygundur hatta biraz da fazla güç gereken işler için (konser, kalabalık mekanlar , uzaktan mikrofonlama gibi) idealdir.


Kalın kasalar (8 kat 10mm ve 10 kat 12.5mm) çok verimlidir çalan kişinin tüm enerjsini seyirciye yansıtırlar. Bu davullar stad konserleri gibi çok yoğun ve yüksek ses gerektiren işler için idealdir . Bu kalınlıktaki trampetler metal trampetler ile yarışabilecek kadar yüksek ses verebilirler.

KASA DERİNLİĞİ

Kasa ölçüsü çap ve derinlik olarak belirtilir,mesela 14” çapında ve 5” derinliğindeki bir trampet 14 x 5 olarak yazılır.12” çapında ve 10” derinliğindeki bir tom ise 12 x 10 olarak yazılır.(Amerikalılar bazen önce derinlik sonra çap da yazıyorlar,ama genelde önce çap sonra derinlik yazılması daha yaygındır.)
Bildiğiniz gibi çapı büyük bir davulun tonu daha bas ve daha yüksek olur.. Mesela 16” lik bir bastom’un sesi 12” lik bir tom’a göre daha bas olur.. Kasanın derinliği de sesi aynı sistem dahilinde etkiler,ne kadar derin o kadar bas ve tam tersi. Derin bir davul hem daha bas hem de daha yüksek bir ses verir. Kısa kasalı bir davul çabuk titreşir,doğal bir ton verir fakat daha düşük bir sesi vardır..Bu yüzden 70’lerde Power Tom denilen derin davul ölçüleri Rock grupları arasında popüler olmuştur,yüksek sese ve bas karaktere sahiptirler . Aynı prensipte Jazz müziği için kısa kasalar tercih edilmiştir,daha naturel ve resonanslı (öten,şarkı söyleyen) tonlar bu tip kasalardan çıkar.

*Alpay ŞALT’ın eklemesi:

kısa dalga boyları =çabuk titreşim=tiz frekanslar........uzun dalga boyları = geç titreşim = bas frekanslar.
İnce kasa = nüanslı sesler =kolay ses alma,bas fr. ağırlıklı
Kalın kasa = sert ,güçlü çalım = yüksek ses alma
Kasa malzemesi = ton karakteri (bas,tiz,mid fr. Miktarı)
Davul seçiminizde bu faktörleri göz önünde bulundurursanız seçiminiz daha isabetli olacaktır.Bu ayrıntıları sizin bilmeniz karşılaştığınız bilgisiz satıcılara karşı en büyük silahınız olacaktır
*İnce kasa davullara örnekler:
İnce kasalı davullarda “support ring” adı verilen destek halkaları kullanılır.Bu halkalar davulun alt ve üst kenarlarında bulunur,derinlikleri değişebilir.Verilen ölçüler kasa kalınlığı + destek halkası kalınlığıdır.Baz alınması gereken kalınlık tom”lar için olmalıdır,bas davul ve trampet genelde daha kalın olur.
SONOR DELIGHT (vintage maple)
Tom : 6 kat 6.3 mm. (4.2 mm.+2.1 mm.)
Bas davul : 9 kat 8.4 mm. (6.3 mm.+2.1 mm.)
PEARL MASTERS MMX (maple)
4 kat 5mm. Kasa +2.5 mm. Support ring
PEARL MASTERS MHX (mahogany)
4 kat 5mm. Mahogany Kasa + 2.5 mm. Maple support ring

TAMA STARCLASSIC (maple)
Tom: 6 kat 5 mm. (support ring opsiyonel) Bas davul: 7 kat 7 mm. (support ring opsiyonel)

*Orta kalınlık kasaya örnekler:

TAMA STARCLASSIC (bubinga)
Tom: 8 kat Bubinga + 1 dış kat maple 7 mm.
Bas davul: 8 kat Bubinga + 1 dış kat maple 8 mm.
Birch (Performer):
Tom: 6 kat 6 mm.
Bas Davul : 7 kat 7 mm.
TAMA SUPERSTAR Custom (Birch + Basswood):
Tom: 4 kat Birch+2 kat Basswood (iç ve dış katman) 6mm.
Bas davul: 5 kat Birch + 2 kat Basswood 7mm.
YAMAHA MAPLE CUSTOM/BIRCH CUSTOM ABSOLUTE:
2 farklı model de de aynı kalınlıklar kullanılmış;
Tom:6 kat 6 mm./Bas davul 7 kat 7mm.
YAMAHA MAPLE CUSTOM :
Tom: 7 kat 7 mm. /Bas davul: 10 kat 10 mm.
YAMAHA OAK CUSTOM (oak):
Tom: 6 kat 6,6 mm. / Bas davul : 7 kat 7,7 mm.
YAMAHA ABSOLUTE BEECH (beech):
8”-10” tom: 6 kat 6mm. / 12”-16” tom 6 kat 7,5 mm.
Bas davul: 8 kat 10 mm.
PEARL SESSION CUSTOM (maple)/STUDIO CUSTOM (birch) / EXPORT CUSTOM (poplar)/MASTERS STUDIO BSX (birch)/MASTERS CUSTOM MRX (maple)
6 modelde de aynı kalınlıklar kullanılmış 6 kat 7,5 mm

.Kalın kasaya örnekler:

TAMA STARCLASSIC (G-maple)
Trampet: 13 kat 10 mm.
SONOR ARTIST SERIES (Beech)
Trampet : 27 kat
PEARL REFERENCE SERIES (Birch+Maple)
Trampet: 20 kat (4 kat Birch + 16 kat Maple)
Artık pek fazla kalın kasalı davul seti üretilmemekte,ama kalın kasalı trampet seçenekleri var.Bazı firmalar (Ayotte,O.C.D vs.) 50 kata kadar kasa üretiyor.


DAVUL'DA NÜANS VE KONTROL ÜZERİNE....




Bu gerçekten çok önemli ve çoğu zaman gözden kaçan bir konu.İnanın nüansı olmayan bir davulcuyla kimse çalışmak istemez.Zaten adımız "Gürültücü" ye çıkmış,"davulun sesi uzaktan hoş gelir" diye atasözümüz bile var.



Hemen sebeplerine ve çözümlerine bir göz atalım :



Sebepler



- aşırı heyecan ,

-doğru nefes almamak(nefes tutmak),

-ısınmadan çalmaya başlamak,

-yanlış baget seçimi,

-yanlış ekipman seçimi,

-yanlış baget tutuşu,

-aşırı susturulmuş davul veya sağır oda,

-çalınacak parçayı tam olarak bilmemek,

ve en önemlisi çalarken diğer enstrümanları dinlememek .



Çözümler



Heyecan-Aslında biraz insanın yapısından kaynaklanan bir problem "heyecan",ama heyecanı tetikleyen hormon adrenalin,dolayısı ile doğru nefes almamak ve nefes tutmak da adrenalini ve heyecanı tetikliyor.


Bakın herşey nasıl zincirleme olarak birbirini takip ediyor.Heyecanlanınca ellerimiz terliyor,bagetler elimizden kaymasın diye daha da sıkı tutmaya başlıyoruz bagetleri,sıkı tutunca olması gereken avuç içi boşluğu ve serbest fırlatma hareketi ve parmak hareketi engelleniyor, güç daha çok kol kuvvetiyle uygulanmaya başlıyor,fazla sıkı hareket yüzünden kol kasları bir süre sonra şişiyor,yorulma ve "koşmadan sonra gelen çekme" diye tabir ettiğimiz metronomda giderek artan bir düşüş başlıyor.Davulcu bu "çekme"yi fark ederek daha da kuvvetli çalmaya çalışıyor.Sonuç ise davul üzerindeki hakimiyet ve nüans sıfıra iniyor,şuursuzca sağa sola sallanan ve kasnaklara çarpan bagetler ,ıskalan ziller ve su toplamış ,parçalanmış eller ve HULK gibi şişmiş kollar!


Heyecanı engellemenin birkaç yolu var,kendinden emin olmak .Çalacağınız parçaları iyi biliyorsanız heyecanlanacak bir şey yok,çıkıp eğlenin ve eğlendirin,insanların yüzlerine gülümseyin,onlardan enerjilerini alın.Eğer utangaçsanız ve seyirciye bakmak hoşunuza gitmiyorsa profesyonel bir şarkıcının daha önce söylediği gibi "karşımdakiler kafa değil ki ,ben hepsini balkabağı olarak görüyorum" diye kendinizi motive edin.Konsere çıkmadan önce grup içinde şakalaşıp gülün , bir arada olmaya dağılmamaya ve konsere konsantre olmaya çalışın.Kendinizi ses veya görüntü olarak kaydedin,beraberce seyredip aksayan yerleri not alın,bir sonra ki konsere daha da rahat çıkacaksınız....Ve asla nefes tutmayın!



Isınmadan çalmaya başlamak hem kaslarımız için çok zararlı hem de fiziksel kapasiteyi düşürüyor.Gerek prova öncesi gerek konser öncesi en az 30 dakika belirlediğiniz etütleri herhangi bir yüzeyde çalışabilirsiniz,ama kesinlikle yavaştan hızlıya doğru.Önce single stroke (RLRL-LRLR), sonra double stroke (RRLL-LLRR),sonra herhangi bir paradiddle (RLRR-LRLL/RLLR-LRRL/RRLR-LLRL),sonra da kafanıza göre....aradaki farka inanamayacaksınız!



Yanlış baget seçimi-Bu konu hakkında "ekipman seçimi" hakkında detaylı bir yazı yazmayı düşünüyorum.Ama kısaca bir giriş yapayım.Öncelikle çaldığınız müzik türüne yönelik bir baget seçmelisiniz 2B kalınlığında bir bagetle tango çalmak ne kadar zorsa 7A inceliğinde bir bagetle rock çalmak da o kadar zordur.Eğer doğru teknikleri biliyorsanız bagetin kendi ağırlığından faydalanıp fiziksel gücünüzü o derecede ekonomik kullanabilirsiniz.



Aşırı derecede susturulmuş oda veya davul- bazı prova stüdyolarında aşırı derecede zorlandığımı hatırlıyorum,sebebi akustiğin kötü olması.Odadan ses çıkmasın diye heryeri halı kaplayıp bir de sünger kullanıldımı oda sağırlaşıyor,bu yetmezmiş gibi bir de davulu sustururunca vur babam vur koca davuldan ses çıkmıyor yahu!(bu arada davulun derileri eski ise yine susturucu etki yapar,çünkü rezonans azalınca ses de azalır.)Böyle bir odada prova yapıyorsanız elleriniz parçalanmaya mahkum , vuruş şiddetini hissederek ve ne olursa olsun önce diğer grup elemanlarının ne çaldığını dinleyerek çalın.Eğer diğer enstrümanların sesi çok yüksek geliyorsa davula abanmaktansa onların sesini biraz kısmayı yeğleyin.

Mekanın büyüklüğüne veya küçüklüğüne göre davula vurun,küçücük bir odada sanki açık hava konserindeymiş gibi "forte" çalmanın hiçbir yararı ve anlamı yoktur.Küçük odalarda mutlaka ve mutlaka kulaklarınızı koruyun,özel tıpalardan alamıyorsanız bir kağıt peçete veya pamuk da aynı işi görür.Prova veya konser sonuna doğru "abi ben kendimi duyamıyorum yaa!" dememizin tek bir sebebi var "kulak yorgunluğu".Kulağımız belli bir süre sonra gürültüye tepki olarak kendini korumaya alıyor,bir sıvı salgılıyor ve özellikle de tiz frekansları daha az duymaya başlıyoruz,eğer kulak tıkacı kullanırsanız prova veya konser sonuna kadar hep eşit seviyede duyacaksınız (tıpayı çıkardığımda "biz bu kadar yüksek sesle mi çalıyoruz? "diye çok düşündüğüm olmuşturJ)böylece nüans, kontrol ve davula hakimiyet hiç kaybolmayacak.Gitaristlerin elleri o volüm düğmesine hiç gitmeyecek!!!!



Çalınacak parçayı tam olarak bilmemek =tembellik, bir parça provası yapmak için parçayı grup olarak sindirmek trafiği doğru takip etmek çok önemlidir,parça ne kadar çok çalınırsa o kadar olgunlaşır,bunun için bireylerin kendi başlarına tereddüt etmeden parçayı çalabiliyor olması şarttır.Emin olmadığınız bölümleri çalarken davul üzerindeki kontrolünüz sıfıra doğru hızla geriler,saçma sapan ataklarla parçayı geçiştirmeye,zil vuruşunu kaçırmamak için "splash" yerine "ride" a vurup bagetinizin kırılmasına "crash" yerine olanca gücünüzle "splash" e vurarak zilin kırılmasına ve o stüdyoya bir daha gidememenize sebep olabilirsiniz.
Çalınacak atakları önce kafada matematik ve melodi olarak halletmek,şarkıyı ağızla söyleyebilecek kadar iyi bilmek ve hatta sözleri söyleyebilmek (bunun bir faydası da parçanın doğru metronomunu hatırlamak) davuldaki kontrolünüzü arttırdığı gibi gerekli nüansların yerli yerinde rahatça uygulanmasını da kolaylaştıracak.



Unutmayalım davul ne kadar primitif ve gürültülü bir enstrüman olsa da sonuç olarak bir müzik aleti ve biz de müzik yapıyoruz.Müziği oluşturan öğelerin içinde armoni ve melodi ne kadar önemliyse onun kalp atışları ritim ve nüans da o kadar önemli.



turkdrum.net den alıntıdır

Hiç yorum yok: